Alparslan Türkeş, Türk siyaset tarihinde iz bırakan önemli bir figürdür. Milliyetçi Hareket Partisi'nin (MHP) kurucusu olan Türkeş, Türkiye Cumhuriyeti'nin siyasi panoramasında önemli bir rol oynamış, Türkiye'nin siyasi, toplumsal ve kültürel hayatında derin etkiler bırakmıştır. Bugün, Alparslan Türkeş'in vefatının üzerinden 28 yıl geçmişken, onun anısı ve bıraktığı miras yeniden gündeme geliyor. Bu yazıda Türkeş'in hayatına, siyasi kariyerine ve vefatının ardından oluşan toplumsal hafızaya derin bir bakış sunacağız.
Alparslan Türkeş, 25 Kasım 1917 tarihinde Kıbrıs'ın Büyükkonuk köyünde dünyaya gelmiştir. Aile kökenleri Osmanlı İmparatorluğu dönemine dayanır ve genç yaşta Türkiye’ye göç etmişlerdir. 1939 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun olan Türkeş, II. Dünya Savaşı sırasında Türk Silahlı Kuvvetleri'nde görev yaptı. Siyasi hayatına atılan Türkeş, Türk milliyetçiliğinin önemli temsilcilerinden biri haline gelmiştir.
1950'li yıllarda "Türk Milliyetçiliği" akımının öne çıkmasında büyük katkıları olan Türkeş, Adalet Partisi'nde siyasi yaşamına başlamıştır. 1965 yılında milli bir lider olarak yeniden doğan Türkeş, 1969 yılında Milliyetçi Hareket Partisi'ni kurarak Türkiye'nin siyasi arenasında yeni bir soluk getirmiştir. O tarihten itibaren, milliyetçi hareketin ideoloğu ve lideri olarak Türkiye’de önemli bir dinamik oluşturmuş, genç nesillere milliyetçilik bilincini aşılama çabalarıyla tanınmıştır.
1970'lerin ortalarında, Alparslan Türkeş’in liderliğinde MHP, Türkiye'nin en güçlü muhalefet partilerinden biri haline geldi. “Bozkurt” simgesiyle özdeşleşen ve milli duyguları yücelten Türkeş, partiyi sokaklarda da aktif hale getirerek gençliği mobilize etti. 1980'de gerçekleşen askeri darbeden sonra, Türkeş bir süre tutuklu kaldı Ancak, daha sonra serbest kalarak Türkiye'de siyasete olan etkisini bir türlü kaybetmedi.
Alparslan Türkeş, 4 Nisan 1997 tarihinde hayata gözlerini yumdu. Vefat ettiği gün, Türk milliyetçi hareketinin önde gelen liderlerinden birinin kaybı olarak kaydedildi. Türkiye genelinde sevenleri tarafından büyük bir üzüntüyle karşılanan bu durum, Türk milliyetçiliğinin geleceği açısından büyük bir darbe olarak algılandı. Vefatının ardından, Türkeş’in anısına ilişkin etkinlikler düzenlenmiş, anma törenleri yapılmıştır. Bugün, çeşitli şehirlerde Alparslan Türkeş'i anma etkinlikleri aralıksız devam etmektedir.
Alparslan Türkeş’in cenazesi, 1997 yılında Ankara’nın Dikmen bölgesindeki Huzur Parkı'ndaki mezarlığına defnedilmiştir. Mezarı, Türkiye'nin dört bir yanından gelen hayranları tarafından sıklıkla ziyaret edilmektedir. MHP'nin destekçileri, burada Türkeş’in hatırasını yaşatmak ve ona duydukları saygıyı göstermek amacıyla anma törenleri düzenlemektedir. Bu ziyaretler, genç nesillere Türkeş'in idealleri ve Türk milliyetçiliği konusunda bilgi vermek amacı taşımaktadır.
28 yıl sonra Alparslan Türkeş’i anarken, onun siyasi düşünceleri ve prensipleri Türkiye’de hala güncelliğini korumaktadır. Türk milliyetçileri, Türkeş’in çizdiği yolda ilerlemeye devam etmekte, onun ideolojisini yaşatmaya çalışmaktadır. Türk gençliği, vatan sevgisi, millet bilinci ve bağımsızlık gibi Türkeş’in savunduğu değerleri benimsemekte ve bu değerleri geleceğe taşımak üzere çalışmalarını sürdürmektedir.
Sonuç olarak, Alparslan Türkeş’in vefatının üzerinden 28 yıl geçmesine rağmen, onun mirası ve idealleri hala Türk siyasetinde ve toplumsal bilinçte yer edinmektedir. Hatırlanan anıları ve sarf ettiği sözler, özellikle milliyetçi camiada önemli bir yankı bulmaktadır. Her yıl anma etkinlikleriyle hatırlanan Türkeş, Türk milliyetçiliğinin simgesi olmayı sürdürmekte ve gönülden bağlı olanların değil sadece ideolojisinin değil, duygusal bir bağla yaşatılmaktadır.