Çin'de son dönemde yaşanan bir dava, toplumda büyük bir infial yarattı. Ülkenin kuzeyinde gerçekleşen bir cinayet, yalnızca bir ailenin değil, bütün bir ülkenin üzerine kara bir leke düşürdü. 10 yaşındaki bir çocuğun acımasızca öldürülmesi, sosyal medya ve haber platformlarında yoğun tartışmalara neden oldu. Polisiye yetkililerin hızlı bir şekilde failleri yakalaması ise halkın bir nebze olsun rahatlamasını sağladı. Ancak birçok kişi, çocuğun hayatının cezasının ne olacağını merak ediyordu. Geçtiğimiz günlerde mahkeme tarafından yapılan açıklama ile birlikte, acı bir sonuç ortaya çıktı; çocuğu öldüren mahkum idam cezasına çarptırıldı.
Olay, 10 yaşındaki Yu Wei'nin (mağdurun ismi kurgu) annesi tarafından 2023 yılının başlarında kaybolduğu bildirildiğinde başladı. Aile kaygı içinde çocuğu ararken, günler geçtikçe umutlar azalmaya başladı. Nihayetinde, Yu Wei'nin cesedi, cinayet suçlamasıyla zorla kaydedilmiş bir başka mahkum olan Zhang Zhao'nun yaşadığı bölgede bulundu. Yapılan incelemeler sonucunda Zhang Zhao, çocuğa bir saldırıda bulunduğunu kabul etti ve bu itirafıyla halkın öfkesini artırdı. Mahkeme süreci ise birçok kez ertelemelerle de olsa nihayetinde son buldu. Zhang Zhao'nun yargılandığı dönemde, çocuk cinayetleri hakkında yoğun bir tartışma yaşandı. Zira, bu tür vakalar, Çin toplumunda hem adalet sisteminin sorgulanmasına hem de yasaların yeniden gözden geçirilmesine zemin hazırlıyordu.
Çin, ceza uygulamaları noktasında oldukça sert bir tutum sergileyen bir ülke olarak biliniyor. Ancak, son yıllarda idam cezasına karşı çeşitli eleştiriler ve protestolar gündeme gelmişti. Bu bağlamda, infaz kararının alınmasının ardından birçok kişi, olayın adaleti sağlamak amacıyla verilmiş bir karar olduğunu savunurken, bazıları ise bu tür cezaların insan hakları açısından yanlış olduğunu öne sürdü. Zhang Zhao'nun mahkumiyet kararı ile birlikte, sadece bir çocuğun hayatının ne kadar değerli olduğu değil, aynı zamanda toplumun gelir düzeyine, eğitim seviyesine ve aile yapısına yönelik sorgulamalar da başladı. Ülke genelinde yapılan anketler, insanların %70'inin idam cezasına destek verdiğini gösterdi. Ancak, bunun karşısında insan hakları savunucuları, bu tür cezaların caydırıcı olmaktan çok daha fazlası olduğunu ve toplumda önyargılı bir adalet anlayışını besleyebileceğini dile getiriyorlar.
Buna ek olarak, olayın yarattığı travmanın, hem ailenin hem de toplumun bütün bireylerinin üzerinde kalacağı bir iz bıraktığı konusunda da hemfikir olan uzmanlar, çocuk cinayetlerinin önlenmesine yönelik daha fazla önlem alınması gerektiğini vurguluyor. Bu tür cinayetlerin, sadece mağdurun ailesini değil, toplumun tüm dinamiklerini etkileyen bir mesele haline geldiğini belirtiyorlar. Ülke genelinde pek çok insan, bu olayın bir daha tekrarlanmaması için okullarda, güvenlik önlemlerinde ve aile bilincinde yenilikler gerektiğini savunuyor.
Sonuç olarak, Zhang Zhao'nun idam cezası, yalnızca bir hukuk davasının sonucunu değil, aynı zamanda toplumun adalet anlayışını, insan hakları konusundaki tutumunu ve çocukların korunmasına yönelik bilinçlenme çağrısını da beraberinde getiriyor. 10 yaşındaki bu çocuğun trajik ölümü, belki de sadece bir mücadelenin başlangıcı olacak; ancak bu tür olayların tekrar yaşanmaması için toplumsal bir bilince ihtiyaç olduğu aşikar. Herkesin aklında tek bir soru var: Adalet gerçekten sağlandı mı?